Acı çeken birini dinlemek
Çoğu zaman sevdiklerimizin acılarını dinleme konusunda sabırsızlığımız o acı ile ne yapacağımızı bilemememizden kaynaklanıyor... Oysa sadece dinlemek yapabileceğimiz en iyi destek olabilir.
Geçenlerde annem ve anneannem ile parka gittik.
Anneannem 20 metre yürüdüğünde durması gerekti;
çünkü dizleri çok ağrıyordu.
Tüm hayatı karadeniz köyünde,
bağ bahçede geçmiş biri için bu “zorunlu” yavaşlığın ayrı bir acısının olduğunu düşündüm.
Ve oturduğumuzda halini sordum....
Nasılsın neler yapıyorsun soruma bedenindeki ağrıları anlatarak yanıt verdi. Geceleri uykusuz geçiyor. Beli de ağrıyor… Çok zorlanıyor… Geçen sene bir doktor dizine iğne yapmış ve ne çok acıtmış, aslında o acının sebebi dizinin geldiği haldenmiş, diğer dizine de vurulmuş bu sene ama o kadar acıtmamış…
Sohbet bu doğrultuda sürdü.
Bir ara annem “ya anne, kız bir sordu bin ah işitti biraz da güzel şeylerden bahset.” dedi.
O an ananem bir durdu.
Sonra benim dinlemeye gönüllü olduğumu fark edince devam etti.
Annemi o kadar anladım ki…
Sevdiğimiz birinin acılarına sakince eşlik etmek hiç kolay değil.
Esasında çoğu zaman sevdiklerimizin acılarını dinleme konusunda sabırsızlığımız
o acı ile ne yapacağımızı bilemememimizden kaynaklanıyor..
Öte yandan o gün olduğu gibi, güzel bir hava, güzel bir gün paylaşıyoruz “bu tip” şeylerden konuşmak tadımızı kaçırmasın isteyebiliyoruz.
Belki annem de bir nefes almak için oradaydı ve içi daraldı…
Belki de beni korumak istediğinden araya girdi.
Üzüleceğim, dert edineceğim diye endişe etti…
Anneannemi de anladım.
Birinin hiç çözüm sunmadan, yargılamadan olduğunuz hali duymaya gönüllü olduğunu bildiğinizde bir anda su gibi akarsınız… Akıp akıp ferahlarsınız…
Bazen acıyan dizinizi, bazen ne kadar zorlandığınızı…
Bazen sözlerinize göz yaşları eşlik eder anlayamazsınız neden…
Çünkü esasında günlük hayatta (anlatmasanız da) her şey oradadır…
Ve o içerde olan bitenle bağ kurduğumuzda (ifade ederek ya da başka bir şekilde),
içerisi rahatlar.
Buda’nın gösterdiği 4 Asil Gerçekten ilki; Dukkha’dır.
Yani yaşamda acı vardır. Acı kaçınılmazdır.
Çözüm bulma ve acıyı yatıştırma çabamız bazen acıyı kabullenemeyişimizden kaynaklanıyor. Kim ister ki sevdiği acı çeksin?
Ancak bazı şeylerin gerçekten çözümü yok… Yaşlılık gibi…
Olan hale kabul getirmek,
karşımızdakine kalpten yaklaşabilmek için bir yol olabilir.
Bir de dinleyici rolündeyken “merak” ile orada olmak anlamaya katkı sağlayabilir.
İletişime geçen kişi çözüm mü bekliyor yoksa başka bir şey mi?
Birisi zorlu şeylerden bahsedince Şiddetsiz İletişim’den de öğrendiğim şekilde içimden
“Bunları anlatan insanın şu an neye ihtiyacı var?”
“Onun için ne önemli?”
“Neyin duyulmasını istiyor?”
diye sormaya çalışıyorum.
Çoğu zaman cevap: “Ne kadar zorlandıklarının görülmesi…” oluyor.
Öyle ise o kişiye en büyük hediye bunu fark ettiğini göstermek oluyor.
Ve sadece bunu göstermek o kişinin büyük bir rahatlama yaşamasını sağlayabiliyor.
Kalplerimizin kulaklarını açabildiğimizde,
gerçek ihtiyacı duyduğumuzda yakaladığımız bir sihir bu.
Çok sade, çok basit gibi ama kolay değil.
Çünkü pek alışkın değiliz böyle iletişim kurmaya.
Bu sihri paylaşmaya niyetle bir mindful dinleme çemberi açacağım.
Birlikte nasıl daha kalpten dinleriz çalışmak ve dinlerken bize neler oluyor anlamak ve bol bol pratik etmek için.
Hatırlayalım;
Dinlemek yalnızca dışarıya dönük bir eylem değil, aynı zamanda içimizde gerçekleşir
Dinleme becerimizi geliştirmek,
kendimizi de daha iyi dinlemenin ve anlamanın bir yoludur.
Tüm bunlar, içinde bir heyecan uyandırdıysa,
mindful dinleme çemberinde yerini alabilirsin.
21 Ekim pazartesi akşamı buluşuyoruz 😊
Sevgi ve tazelikle,
Esra